
Bağlama ve ailesi olan sazlarım tanıyabilmek için önce bu sazların atası olarak bilinen Kopuzun tanınması gerekir. İnsanlar, su kabağının üst kısmına ince deriler gerdirip sap ilave etmişler ve kiriş tellerini deri üzerinden geçirmek sureti ile sesin daha net çıkmasını sağlamışlardır. Yay ile çalınanlara İklığ, parmak veya mızrap türünden maddelerle çalınan türlerine de Kopuz adını vermişlerdir. İklığ yaylı sazların, Kopuz ise mızraplı sazların atası olarak bilinmektedir. Kopuz, sonraları su kabağı yerine armudumsu şekilde ağaçlardan oyularak yapılmış, üzerine yine deri gerilmiş, kiriş teller takılarak uzun yıllar çalınmış, daha sonraları da derinin yerini ağaç (göğüs-ses tablosu), kiriş tellerinin yerini ise metal teller almıştır. Mızraplı sazların atası alarak bilinen Kopuz, Türklerin en eski sazlarından biridir. En az 1500 yıl kullanılmış olan bu ünlü mızraplı saz, bugün yerini Anadolu’da bağlama ve ailesi sazlarına bırakmış olmakla beraber, Orta Asya ve Sibirya Türkleri tarafından halen kullanılmaktadır. Bağlama adına, ilk olarak 18. yüzyıl metinlerinde rastlanır. Bu dönemde Anadoluya gelen Jean Benjamin de Laborde, seyahatnamesinde, “Bağlamanın biçimi tıpkı Çöğürünki gibi, ama ondan daha küçüktür … ” der.